Dost Siteler

Faydalı Linkler

     
Kalbini engelleme, engelleri kaldır!

NiğdeLive-Niğde Hakkında-Niğde Haberleri

g

Gazneli Mahmut
Gazneli Devleti'nin en büyük hükümdarı ve de Hindistan Fatihi Gazneli Mahmut, 2 Kasım 971'de doğdu. Gazneli Devletinin kurucusu Sebük Tegin'in oğlu olan Mahmut, genç yaştan itibaren devlet idaresinde görev aldı. 997'de Gazne tahtına geçen Mahmud, Buhara, Horasan, Herat, Belh, Büst ve Kabil'i Samanilerden aldı. Daha sonra, bugünkü Afganistan ve Belucistan ile Harezm'e kadar tüm Maveraünnehir'i ele geçirdi. Ardından Rey, İsfehan, Save, Kazvin, Zencan ve Ebher'i alarak, İran topraklarının büyük bölümüne hakim oldu. Eylül 1000'de ilk Hindistan seferine çıkan Sultan Mahmut, 1027'ye kadar Hindistan'a 17 büyük sefer yaptı. Bu seferler sırasında Hindistan'da birçok cami yaptıran ve İslamiyeti öğretmek üzere alimler yerleştiren Mahmut, İslam Dininin Hindistan'da yayılıp, kabul görmesini sağladı. Cihangirliği yanında, alim bir kişiliği de olan Mahmud sarayında alim ve şairlere sohbet ve tartışmalar da yaptırırdı. Firdevsi'nin meşhur Şehname'si de dahil devrinin pekçok kitabı Gazneli Mahmud'a takdim edildi. 33 yıl hükümdarlık yapan Sultan Mahmut, 1030'da Gazne'de vefat etti ve burada defnedildi. Türk dünyasının yetiştirdiği en büyük hükümdarlardan biri olan Sultan Mahmut İslam dünyasında yayılma istidadı gösteren sapık Batınilik akımlarına karşı da mücadele etti. İmar faaliyetlerine büyük önem veren Sultan Mahmut, Gazne'nin yanısıra Belh ve Nişabur gibi önemli şehirleri mamur hale getirdi.



GASPİRALI İSMAİL BEY
Gaspiralı İsmail, Türklerin uyanması, dünya Türk birliğinin gerçekleşmesi için hayatı boyunca çalışan Kırım’lı büyük bir eğitimci, ünlü bir gazeteci, pedagog ve mütefekkirdir. 1851 yılında Bahçesaray civarında Avcı köyünde doğdu. Babası Mustafa Ağa, Yalta ile Alupka arasında Gaspira adlı bir köydendir ve İsmail Beyin soyadı oradan gelmiştir. İsmail Gaspiralı, güçlü bir eğitim gördü. İlk eğitimini Bahçesaray’da yaptı. Akmescit Jimnazında, Voronej Rus askeri okulunda, Moskova askeri idadisinde okudu. Daha okulda iken Türkiye’deki Türklere karşı büyük bir bağlılığı vardı. Girit’teki Yunan eşkıyalarına karşı savaşmak için okuldan kaçtı. Yolda yakalandı. Bir daha askeri okula dönmedi. Henüz 17 yaşında iken memleketinde Rusça ve Türkçe okutarak eğitimciliğe başlamıştı. 1872’de Paris’e giderek Rusça tercümanlığı ile bir taraftan hayatını kazanmaya, bir taraftan da Fransızca öğrenmeğe muvaffak olmuştu. Aynı zamanda Paris’te Batı ve Doğuyu karşılaştırma imkanı buldu. Batı kültürünün gelişimini gördü ve iki yıl sonra İstanbul’a gelip bir yıl kadar yazarlık yaptıktan sonra Kırım’a dönmüştü. 1878 yılında, yani henüz 27 yaşında iken Bahçesaray’da Belediye Reisliğine seçilmişti. Bu görevde bulunduğu dört yıl içinde halka ve memlekete hizmet etmişti. O sıralarda Akçura ailesinden İsfendiyar Bey’in kızı Zühre Hanım’la evlenerek Akçuraoğlu Yusuf Bey’in eniştesi olmuştur. Gaspiralı’nın amacı halkı aydınlatmaktı. Bu ideal için çırpınıyordu. Bir aralık Tunguç adlı haftalık bir gazete çıkarmış, 1883’te meşhur Tercüman gazetesini kurmuştur. Önce haftalık, sonra günlük olan Tercüman-ı Ahvali-i Zaman adını taşıyan bu önemli ideal gazetesi geniş tesir ve hizmette bulundu. İsmail Gaspiralı, 1914 yılında Kırım’da öldü. Mezarı Bahçesaray’dadır. İsmail Gaspiralı hayatını milletinin yükselmesine adamış güçlü bir fikir adamı, yüksek bir eğitimci ve büyük bir idealist idi. Gaspirali, halka hizmet için ilk eğitimden başlamak gerektiğini düşünüyordu. Bu nedenle sürekli olarak medreseleri düzeltmeye, eğitim metotlarının Batılılaşmasına uğraşmış, kendi de bizzat bir alfabe yazmıştı. Son yıllarında Mısır ve Hindistan’a seyahat etmiş ve Mısır’da İslam ülkeleri arasında bir kongre toplamaya teşebbüs etmişti. İsmail Gaspiralı, bütün konuşmalarında halkın uyanması ve ilerlemesi için çalıştı. Yayınladığı gazetelerde yaydığı görüşlerden birisi de, Dünya Türkleri’nin birleşmesi fikri idi. Hayatı ve eserleri hakkında Kırımlı Cafer Seyyit Ahmet Bey’in 1934’te İstanbul’da bastırdığı 248 sayfalık kitabı vardır.



Gün Sazak
İnanç - samimiyet -ahlak - fedakarlık, millet ve vatanseverliğin sembolü bir dava adamı. 1932 Yılında Eskişehir'in Sazak köyünde doğan Gün Sazak eski milletvekillerinden Emin Sazak'ın oğludur. İlk ve orta tahsilini Eskişehir'de, yüksek tahsilini de Amerika'da yaptı. Sazaklar Eskişehir'de geniş topraklara sahip çiftçilik yapan bir ailedir ve toprağa çok bağlıdırlar. Bu durumdan dolayı Gün bey Amerika'ya ziraat tahsiline gönderilir. Yüksek tahsilini başarıyla tamamlayıp yurda dönen Gün Sazak toprak işlerine daha sıkı bir şekilde sarılır, modern teknoloji ile işlerini geliştirir, verimi arttırır. Diğer taraftan da inşaat işlerine başlayarak müteahhitliğe soyunur. Dürüst, temiz, sağlam işleri yapması sayesinde bu dalda da başarılar kazanır. Toprağa bağlılığı Amerika tarihinden sonra şuurlu bir vatanseverliğe dönüşür. 1970'li yıllarda Türkiye'nin başına gelen komünist Sovyet Rusya'nın dolaylı işgal faaliyetleri, anarşist ve bölücü olaylar bir toplantıda rahmetli Başbuğumuz Alparslan Türkeş'le tanışmasına vesile olur. Bu tanışmadan kısa süre sonra Gün Sazak MHP'ye katılır. Partiye girdikten sonra şahsi işlerini takip ederken ağırlıklı olarak siyasi faaliyetleri yürütür. Yaptığı çalışmalar, fikir, tavır ve davranışları ile kendisini partiye kabul ettirir ve büyük bir saygınlık kazanır. Maddi durumunun iyi olması, yüksek ahlak ve karakter yapısı onu memleketin durumunu gördükçe daha da azimlendirir ve aşkla - şevkle çalışır. Elinin açıklığı, yardımseverliği, garip, fakir ve yoksulları koruması, o'nu AĞA yapar. Ne diyor Gün Sazak: "-Evet ben ağayım. Allah şükürler olsun ki ben Türk töresine göre ağayım ve bununla gurur duyuyorum." Çünkü O hep vermiş, hiç almamıştır. Kendine geleni boş çevirmemiştir. Bütün bu faydalı ve güzel çalışmalarından dolayı MHP genel başkan yardımcısı iken ikinci Milliyetçi Cephe hükümetinde Milletvekili olmadığı halde dışarıdan Gümrük ve Tekel Bakanı olarak vazife aldı. Prensipli, kararlı ve tavizsiz çalışmalarıyla kısa zamanda gümrüklerdeki rüşvet, hırsızlık ve yolsuzlukları en aza indirdi ve vurguncu-soyguncuların canına ot tıkadı. Görev aldığından şehid edildiği tarihe kadar 5.5 ay bakanlık yaptı. Bu zaman içinde Türkiye'deki bütün kaçakçı ve soyguncuların düşmanlığını kazandı. Türkiye devleti ve Türk milleti kazandı ama O doğru bildiği, inandığı prensiplerinden taviz vermedi. Nihayet O günkü şartlarda, Türkiye'nin kan gölüne çevrildiği günlerde kaçakçı patronlarının kiraladığı pusula bekleyen komünist katiller tarafından 27.05.1980 tarihinde eşi ile gittiği bir ziyaretten dönüp arabadan eşyalarını indirirken çapraz ateşe alınarak şehid edildi. Cenazesi MHP genel merkezi önünde yapılan bir törenden sonra Ankara Hacı Bayram Camiinde cenaze namazı kılınarak Eskişehir'in Sazak köyünde toprağa verildi. Cenaze törenine Türkiye'nin dört bir yanından gelen 300 binden fazla gönüldaşları ve vatandaşlarımızın tekbir ve göz yaşları arasında toprağa verildi. Mekanı Cennet, ruhun şad olsun büyük insan. Gönlümüzdesin, unutmayacağız. Rahat uyu.


 
Galip Erdem
O BİR TURAN YOLCUSUYDU. TÜRK MİLLİYETÇİLERİ'NİN ARASINDA, ONLARIN "AĞABEY"İ OLARAK ÇOK ÖNEMLİ BİR YERİ VARDIR.GAZETECİ VE YAZAR OLARAK TANINDI.FİKİR VE DÜŞÜNCELERİYLE, YAZILARIYLA, EĞİTİMCİLİĞİYLE VE HAYATI BOYUNCA ÖSTERDİĞİ ÜLKÜCÜ KİŞİİĞİYLE KENDİ NESLİ VE SONRAKİ NESİLLERE ÖRNEK BİR ŞAHSİYET OLARAK YAŞADI. ;DAHİ İDİ.ZARİF VE ETKİLİ BİR KİŞİLİĞE SAHİPTİ..ÇOK OKURDU.O'NA İKİNCİ PEYAMİ SAFA DA DENMİŞTİR.TÜRK MİLLETİ'Nİ VE ONUN DÜŞMANLARINI ÇOK İYİ TANIRDI.HADİSELERİ BERRAK BİR ŞEKİLDE TAHLİL EDER VE ÇOK AÇIK İFADELERLE YORUMLAYIP YOL GÖSTERİRDİ.ONUN YAZDIKLARI OKUYUCULARINI ÇOK ETKİLEMİŞTİR AMA HAYATINDA GÖSTERDİĞİ "ÜLKÜCÜ KİŞİLİK" ÇOK DAHA ETKİLİ OLMUŞTUR. 1950'Lİ 1950'Li YILLARDAN SONRA TURAN YOLCULARININ ÖNDE GELEN İSİMLERİNDEN SAYILMAYA BAŞLANMIŞTIR. 1960'LI YILLARDA ÖNCE TÜRK OCAKLARI'NIN YAYIN ORGANI TÜRK YURDU DERGİSİ'NDE,DAHA SONRA DA TERCÜMAN GAZETESİ'NİN BAŞYAZARI OLARAK YAZDIĞI YAZILARLA DİKKAT ÇEKTİ. O,HAYATI BOYUNCA ÜLKÜCÜ KİŞİLİĞİ GELİŞTİRMEYE VE MİLLETİNE YOL GÖSTERMEYE ÇALIŞTI.ONİKİ EYLÜL SONRASINDA MAMAK'DA GÖSTERDİĞİ KAHRAMANLIK DİLLERE DESTANDIR. İSTESE MADDİ İMKANLARA BOĞULABİLİRDİ.FAKAT O, PULA VE ÇULA HİÇ ÖNEM VERMEDİ.MEVKİ VE MAKAM SAHİPLERİNİN O'NA "ABİ" DEMESİNDEN, O'NU KAPILARDA KARŞILAMALARINDAN ALDIĞI ZEVKTEN FAZLASINI İSTEMEDİ. DAHA ONÜÇ YAŞINDA,LİSE YILLARINDA BAŞLAYAN TURAN YOLCULUĞUNDA TÜRK DÜNYASININ İSTİKLALİNE KAVUŞMAYA BAŞLAMASININ DA ŞAHİDİ OLDU.BİRÇOK FEDAKARLIKLARDA BULUNDU.O'NA MADDİ VE MANEVİ ANLAMDA BORÇLU OLMAYAN TÜRK MİLLİYETÇİSİ VE ÜLKÜCÜ YOK GİBİDİR.çOK SEVDİ,VEFASIZLIKLAR GÖRDÜ. KÜSTÜ . YAZMADI. BIRAKTIKLARI HAZİNESİNİN YÜZDE BİRİNİ BİLE BULMAYAN KIRINTILARDIR VE GAZETE YAZILARIYLA KİTAPLARINDAN İBARETTİR.BİLGE İSE ONUN BİZ TÜRK MİLLİYETÇİLERİNE BIRAKTIĞI EMANETTİR. GALİP ABİ YAZILARIYLA,FİKİR VE DÜŞÜNCELERİYLE,ÖRNEK ÜLKÜCÜ YAŞANTISIYLA HEP HATIRLANACAKTIR.DOSTLARI, ABİLERİ,ABLALARI,VE TORUNLARI ONU DAİMA HASRETLE YAD EDECEKLERDİR. GALİP ERDEM?İN HAYAT HİKAYESİ* Galip Erdem, 10 Mart 1930' da Rize' nin Fındıklı ilçesinde doğmustur. Fındıklı 1954 yılına kadar Artvin iline bağlı, eski adı 'Viçe'olan, on bin nüfuslu şirin bir ilcedir. Galip Erdem, Fındıklı'da 'Ofluoğlu' adı ile bilinen bir ailedendir. Babası, nahiye müdürlüklerinde bulunmuş Rasim Bey, annesi Pehlivanoğullarından Zekiye Hanımdır. Galip Erdem, ailenin tek çocuğudur. İlkokulu Fındıklı 11 Mart İlkokulunda bitiren Galip Erdem, babasının memuriyeti dolaysıyla, ortaokulu Bitlis ve Siirt gibi illerde tamamlar. Babası Erzurum Narman nahiye müdürlüğüne tayin edilince, Galip Erdem de Erzurum'da lise tahsiline başlar ve 1949 yılında liseyi pekiyi derece ile bitirir. 8 Kasım 1951' de başlayan yedek subaylık görevi, 31 Ekim 1952' de teğmen rütbesiyle biter. Ve 27 Nisan 1953' de PTT Genel Müdürlüğü Ankara Yenişehir şubesinde ilk olarak memuriyete adımını atar. 7 Temmuz 1954 tarihinde memuriyetten istifa eden Galip Erdem, Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğünde tekrar memuriyete başlar. 6 Ocak 1955 yılında bu görevinden ayrılır. Daha sonra İETT idaresinde takip memuru olarak işe başlar (7.7.1956). Ertesi yıl bu görevinden de ayrılır ve GİMA T.A.Ş' ye girer. Burada sigortalı olarak 476 gün çalışır (3.8.1959). Bu arada Ankara Hukuk Fakültesinden mezun olur. 3 Kasım 1959' da BayındırlıkBakanlığında Tevfik İleri' nin müşavirliği görevine başlar. Bu görevi uzun sürmez. 'Tercüman' imzasıyla fıkralar yazar (1Ağustos 1961). Yeni İstanbul Gazetesinde fıkra yazarlığına devam eder (1.11.1962) ve İzmir?de avukat İhsan Koloğlu' nun yanında avukatlık stajını tamamlar.(1963) 10 Mart 1965' te Zafer Gazetesinde fıkra yazarlığını sürdürür. Aynı çalışmaya Babıali'de Sabah Gazetesinde devam eder.1.7.1966 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı Devlet Kitapları Müdürlüğüne müşavir olur. 2.4.1969?da tekrar fıkra yazarlığına başlar ve 'Bizim Anadolu' Gazetesindeki bu çalışması,31 Aralık 1969? a kadar devam eder. Galip Erdem, daha sonra Başbakanlık Plan ve prensipler Dairesinde danışman olarak görev alır. 31 Aralık 1969? dan, istifaen ayrıldığı 30.06 1973 tarihine kadar, danışmanlık görevini sürdürür. 1.2.1974' te Ortadoğu Gazetesinde tekrar fıkra yazarlığına başlar. 10.9.1975' te Başbakanlık Müşaviri olur. 22.7.1981 tarihinde Turizm ve Tanıtıma Bakanlığında Genel Müdürlük Müşavirliğine nakledilir ve 24.2.1982' de yirmi yıl üzerinden emekli olur. Avukatlığa başlar. Bu süre altı yıl devam eder. Mamak?ta görülen ünlü MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davasının avukatlığını üstlenir. İnsanüstü gayretlerle fedakarane bir şekilde çalışır. 1987' de Meray' da (Merzifon Yağlı Tohumlar A.Ş) yönetim kurulu üyeliği, Konya Şeker Fabrikasında denetçilik görevinde bulunur. 1987 yılında Sosyal Güvenlik Eğitim Vakfı Başkanlığı vazifesini üstlenir. Daha sonra bu görevinden ayrılmak zorunda bırakılır. 15.8.1989' da Namık Kemal Zeybek ' in bakanlığı döneminde kültür Bakanlığı APK Başkanlığına APK uzmanı olarak tayin edilir. Daha sonra üçlü kararname ile Bakanlık Müşavirliğine getirilir (17.9.1990). Bilahare, Türk kültürüne antipatisi olan Fikri Sağlar tarafından müşavirlikten alınıp 7.5.1992' de aynı bakanlıkta tekrar APK uzmanlığına tayin edilir. Bu görevde iken 10.3.1995 tarihinde yaş haddinden emekli olur. Böylece 26 yıl beş ay hizmeti dolayısıyla birinci derecenin dördüncü kademesinden emekliliğe hak kazanır. 1966' da evlenen ve 1974' de boşanan Galip Erdem' in 1969 doğumlu Bilge Erdem adında bir kızı vardır. 12 Mart 1997' de Çarşamba gecesi saat 22.10? da Ankara Gazi Hastahanesinde vefat eder. Cenazesi 14 Mart 1997 Cuma günü öğleyin Kocatepe Camiinde kılınan cenaze namazından sonra Cebeci Asri Mezarlığına defnedilir. Galip Erdem, Karakedi (1950), Türk Yurdu (1959), Tercüman (1960), Ölçü (1960), Son Havadis (1961), Yeni İstanbul (1962-1963), Düşünen Adam (1962), Babıalide Sabah (1965), Zafer (1966), Bizim Anadolu (1969), Devlet (1969), Töre (1971), Bozkurt (1974), Ortadoğu (1974), Hergün (1977), Ocak (1971), Yeni Sözcü (1981), Bakış (1981) gazete ve dergilerinde köşe yazıları, fıkralar ve makaleler yazar. 1958-1960 yıllarındaki Türk Ocakları Merkez Heyetinin yayın organı Türk Yurdu Dergisinin Genel Yayın Müdürlüğü görevinde bulunur. Tercuman Gazetesinde 'Tercüman' imzasıyla ilk yazısını 1 Ağustos 1961? de yayınlar. 6-7 Eylül 1955' te, hadiseler dolayısıyla, Topkapı- Çapa dolmuşunda iken gereksiz ve sebepsiz yere içindekilerle birlikte Emniyet Müdürlüğüne getirilir. 45 gün Selimiye Kışlasında gözaltında tutulur ve daha sonra suçsuz olduğu anlaşılarak serbest bırakılır. 54 kilodan 39 kiloya düşer. Galip Erdem' in ilk yazısı 'Beşsanat' adlı bir dergide yayınlanır. 1948' de yayınlanan şiirinin adı 'Bayrak' tır. Galip Erdem' in yayınlanmış eserleri şunlardır: Ülkücünün Çilesi (1975) Sosyalizm ve Milliyetçilik Üzerine Mektuplar (1975) Suçlamalar (iki cilt) (1975-1976) Mektuplar (1984) Galip Erdem' in kitap haline gelmemiş yüzlerce yazısı bulunmaktadır. Ayrıca yayınlanmamış altmışa yakın şiiri mevcuttur. Galip Erdem, yazılarında pek çok takma ad da kullanmıştır. Bunlardan Bilge Erdem, Elif Bilge, Murat Bilge, İlteriş Metin, Mehmet Rasim, Aptali bazılarıdır. Yücel HACALOĞLU *Bu yazi Galip Erdem Albumu-Bir Ulkucunun Hayati adli eserden alinmistir.