Dost Siteler

Faydalı Linkler

     
Kalbini engelleme, engelleri kaldır!

NiğdeLive-Niğde Hakkında-Niğde Haberleri

osmanlitarihi

         OSMAN GAZİ'NİN OĞLUNA VASİYETİ
   http://lidya.hacettepe.edu.tr/~b0052407/slayt1.jpg    Osman Gazi(1300-1324) 1324 yılında Bursa,kuşatması sırasında öldü.Ölmeden önce Osman Gazi
etrafındakilere Bursada'ki gümüş gibi parlayan manastırı işaret edip:
       -"Beni şol gümüşlü kubbenin altına koyarsınız" dedikten sonra,oğlu Orhan'ı yanına çağırıp
şu vasiyette bulundu:
       -"Tanrı buyruğundan gayri iş görmeyesin.Bilmediğin şeyleri ulemadan öğrenesin.Askerlerin
ihsanını eksik etme ve sana itaat edenleri hoş tut.Cihadı terk etme,zalim olma ve alemi adeletinle
şenlendir.Askerlerine ve malına gurur gösteripte şeriat elinden uzaklaşma.Bizim yolumuz Allah yoludur
ve İslam dinini yaymaktır".
                İLERİYE BAKMAK DAHA İYİDİR

     Orhan Gazi(1324-1362) İzmit'in fethine giderken,silah arkadaşı Gazi Ali Bey'i de Hereke'nin
fethi için görevlendirmişti.Ali Bey,Hereke kalesi yakınlarına gelince kuvvetine bakmadan derhal
hucum etti.Hereke tam işgal edileceği sırada kaleden atılan bir ok Ali Bey'in gözüne saplandı.
Ali Bey eliyle oku gözünden çıkarırken,yanında bulunanlar çok telaşlandılar.Bunu gören Ali Bey
şöyle dedi:
     -"Bre yiğit arkadaşlarım ne telaş edersiniz.Bir başta bir göz yeter.İki gözlü olup arkaya
bakmaktansa,tek gözlü olup ileriye bakmak daha iyidir".
                HEPSİ DE GENÇ
  http://img0.bloggum.com/upload/lib/img/28633/p300/r_koi9oneewx9ul18udzs8.jpg    1.Murat(1362-1389) Kosava savaşından sonra yanında vezir Ali Paşa ile birlikte savaş alanını
geziyordu.Haçlı ordusundan ölenlerin çoğu gençti.Sultan yerde yatanları gösterek:
      -"Görüyorsunuz vezirim hepside genç" deyince Ali Paşa'da şu cevabı verdi:
      -"Bunların içinde akıllı ihtiyarlar bulunsaydı,hiç sizinle savaşmaya cesaret edebilirler miydi?"
      Sultan Murat biraz ilerlediğinde Miloş Kabiloviç adında bir Sırplı,yerinden kalkıp yanlarına
gelmeye çalıştı.Yeniçeriler kendisine engel olmaya çalışınca da:
       -Bırakın,ben el öpmeye geldim.Kral Lazar'ı yakaladılar,birazdan getirirler" deyince yeniçeriler de
geçmesine izin verdiler.Miloş Kabiloviç,Sultan Murad'a yaklaştı ve aniden mızrağını saplayarak ölümüne
sebeb oldu.
                 NİÇİN İTAAT EDEYİM
       1397 Yılında Karamanoğlu Alaeddin Bey,kayın babası Yıldırım Beyazıt'a(1389-1402) karşı isyan
etmişti.Yıldırım büyük bir ordu ile Konya'ya gelmiş ve Alaeddin'in ordularını perişan ettiği gibi
kendisini de esir etmişti.Yıldırım Beyazıt huzuruna alınan Karamanoğlu'na:
       -"Niçin itaat etmessin,boş yere kan dökülmesine sebeb olursun?" diye sorduğunda,Alaeddin Bey
hiç çekinmeden şöyle cevap verdi:
       -"Niçin itaat edeyim, ben de senin gibi bir hükümdarım".
Bu söze kızan Yıldırım ,Karamanoğlu'nun derhal başını vurdurdu.
                   KORKUSUZ JAN'A NASİHAT
  http://img.blogcu.com/uploads/savuranoglu_Nicopol_final_battle_1398.jpg   Haçlı orduları Niğbolu'da büyük bir yenilgiye uğramıştı.Esirler arasında Avrupa'nın asil ailelerinden
gençler olduğu gibi,Fransızlardan Kont de Never(Korkusuz Jan) da bulunuyordu.Yıldırım Beyazıt,Korkusuz
Jan'ı serbest bırakmadan önce huzuruna alıp şunları söylemişti:
     -"Jan,memleketinizde büyük bir bey olduğunu biliyorum.Henüz gençsin,gelecekte bu lekeyi silmek için
benimle savaşmaya gelebilirsiniz.Bundan korkum olsaydı size yemin ettirirdim.Ne zaman gelirseniz beni
ve askerlerimi karşınızda bulacaksınız.Çünkü ben,bu maksat için ve benden önde bulunanları yenmek için
doğmuşumdur".
 
           BRE DOĞAN NİCESİN
    Haçlılar büyük kuvvetlerle Niğbolu kalesine saldırmışlardı.Kale kumandanı Doğan Bey,kaleyi kahramanca savunmuş fakat yardım gelmediği takdirde,kaleyi mecburen teslim edecekti.Bir gece kale burçlarından
 aşağıya bakarken,uzaktan bir ses işitti:
    -"Bre Doğan...Bre Doğan..." bu ses Yıldırım'ın sesi idi ve Doğan Bey bu sesi tanımıştı.Derhal cevap
verdi:
    -"Emret padişahım"
    -"Bre Doğan nicesin?"
    -"Erzakım var,askerim az.."
    -"Üç gün dayan geliyorum.." Doğan Bey kulak verdi,uzaklaşan bir atın nal seslerini işitti.
             İSTANBUL'A ELÇİ GÖNDER
http://4.bp.blogspot.com/_GTgWuYzhg2o/STB8Bteb5_I/AAAAAAAADJ4/GahaOIfLL6o/s400/YILDIRIM+BEYAZIT.jpg    Yıldırım Beyazıt bir rüşvet olayından dolayı 40 kadı'nın idamını emretmişti.Ali Paşa idamları
durdurabilmek için Yıldırımın maskarasını bulup onu araya koydu.Maskara Yıldırımın huzuruna girip:
    
    -"Padişahım,dedi,sizden bir dileğim var"
    -"Ne istesin?"
    -"Beni İstanbula elçi gönder"
    -"Orada ne iş göreceksin?"
    -"Bizans imparatorundan 40 tane papaz isteyeceğim"
    -"Papazları ne yapacaksın?"
    -"Nasıl olsa 40 kadı'yı idam ettireceksiniz,hiç olmassa papazları onların yrine koyarız".
Yıldırım meseleyi anlamıştı ve kadıları affetti.
              BİR KUSURU VAR
         Yıldırım Beyazit'in içki içmesi devrin alimleri arasında hoş karşılanmıyordu.Bursa'da Yeşil
Camiyi yaptıran Yıldırım,yanına gelen Emir Sultan'a:
     -"Camiyi nasıl buldunuz,hocam?" dedi.Bu fırsatı kaçırmak istemeyen devrin alimi:
     -"Güzel ama,bir kusuru var" dedi.
     -"Nedir o kusuru?" diye soran Yıldırım'a
     -"Bu caminin dört tarafına dört meyhane ister" deyince,padişah düşünceye daldı ve hiç bir şey
söylemedi.
               TARİHİ MEKTUPLAR
  http://i2.ytimg.com/i/eWHjIf4suaZFFt2fWoeYmg/1.jpg   28.Temmuz 1402 yılında yapılan Ankara Savaşının sebebleri çesitli olmakla birlikte,Yıldırım ile
Timur aradında yapılan mektuplaşmalarında bu savaşa neden olduğu bilinmektedir.Cengiz Han'nın mirascısı
olan Timurleng(Koregen-i Timur),Yıldırım'a aşağıdaki mektubu yazmıştı:
     -"Kara Yusuf'la Sultan Ahmet Celayir,kılıcımızın satvetinden ve askerimizin heybetinden korkup
size kaçtılar.Eğer kendi perişanlığını istemessen onları kabul etme ve bana gönder.Sakın emirlerimize
karşı gelmeyesin.Karşı gelirsen kahrımız üzerine olacaktır".
     Yıldırım Beyazit ise bu mektuba şöyle cevap veriyordu:
     -"Ey Timur denen kudurmuş köpek.Ey tekfurdan ekber olan Timur.Mektubunu okudum bilesin.Beni korkudacağını mı sanıyorsun?Senin işin gücün hesapsız kan dökmek,bizim ki ise nizam-ı alemi kurmak.Selam müslimin üzerine,Allahın lanetide senin ve askerinin üzerine olsun".
                     BU SİLAHLARLA İŞGALETTİM
     Macar kralı Sigusmund Yıldırım Beyazıt'a bir elçi göndererek,Bulgaristanın Türkler tarafından işgalini
protosto ediyordu.Elçi Türk hakanını huzuruna girip şöyle dert yandı:
    -"Haşmetli kralımız Sigusmund,Bulgaristan'ın ne hakla işgal edildiğini soruyor".Yıldırım ise şöyle
cevap verdi:
    -"Git hükümdarına söyle,Rumeli devletlerini işte bu silahlarla işgal ettim".
                     ACI SON
     Tarihi kaynaklara göre Timur,Yıldırım ile savaşmak istemiyordu.Yıldırım Beyazıt'tan gelen bir elçiye
Timur şöyle diyordu:
    -"Biz kışı Karabağ'da geçireceğiz.İlkbaharda ordumuzla Osmanlı sınırına geleceğiz.Hükümdarınız isteklerimizi
kabul ederse,sorun halolunur.Aksi halde savaş alanında karşılaşacağız.Taş da olsa karşımızda mum olacaktır"
     Ali Paşa Yıldırım'ı bu savaştan vaz geçirmek için uğraşmışsa da,başaramıştır.Hatta Yıldırım kendisini ikna
etmeye çalışan Ali Paşa'ya:
    -"Şerefimiz ve karşı koyacak kuvvetimiz vardır,tabi(bağımlı) olup istiklalsiz yaşayamayız" diyordu.
     Yıldırım Ankara savaşında mağlup ve esir olmuştu.Üstü başı perişan şekilde Timur'un huzuruna getirildi.
Timur kendini tutamayıp gülünce Yıldırım şöyle dedi:
    -"Allahın bu dünyada bedbaht ettiği kimseye gülmek ayıptır".Bu söze karşılık Timur'da:
    -"Allah'ın bu dünyayı benim gibi bir topal ile senin gibi bir köre bıraktığına gülüyorum" diye cevap
verdi.
     Sekiz ay Timur'un yanında esir kalan Yıldırım Akşehir de vefat edince,Timur şöyle demişti:
    -"Yazık,cihan bir kahraman kaybetti".
                  HARMAN DANASI
     Karamanoğlu 2.Mehmed,1413 yılında Bursa'ya saldırıp etrafı kana bulamıştı.Ancak şehri alamayan
Karamanoğlu öfkesine kapılıp Yıldırım Beyazıt'ın mezarını açıp hakeret etti.Bu sıralar Musa Çelebi'nin
cenazesini Bursa'ya getirmekte olan küçük bir osmanlı ordusu yaklaşmakta idi.Bundan korkan Karamanoğlu
derhal Bursa kuşatmasını kaldırıp,kaçmaya başladı.Bunu gören ve tarihe"Harman Danası" adıyla geçen bir
komutan ,Karamanoğlu'na:
    -"Sultanım,Osmanoğlu'nun ölüsünden böyle kaçarsın,ya dirisi gelse idi halin nice olurdu?" dedi.Buna
kızan karamanoğlu,derhal Harman Danasının başını vurdurdu.
                               GÜNEŞ BATACAĞI ZAMAN SARARIR
  http://tarihimiz.net/v3/images/stories/sultancelebimehmed.jpg   Çelebi Mehmed(1413-1421) devrinde Şeyh Bedrettin isyan etmişti.Müridlerinden Torlak Kemal ile Börklüce Mustafa da
Şeyhin emri ile ayrı ayrı yerlerde isyan bayrağını açmışlardı.Her üç isyancıda yakalanmıştı.Torlak Kemal ile
Börklüce Mustafa hemen idam edilmişler, Bedrettin alim olduğu için hemen idam edilmemişti.
Mevlana Haydar başkanlığındaki bir ilmi kurulda muhakeme edildikten sonra,Serez çarşısında bir demirci
dükkanının önünde asıldı.İdamdan evvel Çelebi Mehhmed Şeyh Bedrettin'i huzura alıp:
   -"Neden benzin saradı" diye sorduğunda Şeyh şöyle cevap vermişti:
   -"Ğüneş batacağı zaman sararır".
                          KARAMOĞLU BEN SENİ NEYLİYEYİM
      Çelebi Mehmed'in ilk yıllarında Karamanoğlu 2.Mehmed gene isyan etmişti.Yapılan mücadele sonucunda
Karamanoğulları ordusu dağıtılmış ve kendiside esir edilip,Çelebi Mehmed'in huzuruna getirilmişti.
Nezaket kurallarından ayrılmayan Çelebi Mehmed Karamanoğlu'na:
   -"Ey Karamanoğlu;ben seni neyliyeyim?".Buna karşılık Karamanoğlu ise:
   -"Ferman Sultanımızındır" diye cevap verince,Çelebi Mehmed şöyle dedi:
   -"Karamanoğlu gel yemin eyle,bir daha Müslümanlara zarar vermeyeceksin" Karamanoğlu yemin etti.Ancak
Osmanlı ordusu daha Konya'dan bir kaç kilometre ayrılmadan Karamanoğlu yanında bulunanlara şöyle diyordu:
   -"Benim Osmanoğulları ile savaşım,kıyamete kadardır".
               TİZ OĞLUM MURAT'I ÇAĞIRIN
      Padişahlığı çok sıkıntılı geçen Çelebi Mehmed,sekiz yıllık bir saltanattan sonra genç yaşında
1421 tarihinde öldü.Fetret devrindeki olaylar Padişahın sağlığını bozmuştu.Bir gün etrafındakilere
şöyle diyordu:
    -"Çocuk yaşım içinde bunca belalar kim ben çektim,kimseler çekmemiştir".Ölümünden bir süre önce
yine hastalanmıştı.Yanında bulunan devlet büyüklerine seslenip:
    -"Tiz,oğlum Murad'ı Murad'ı çağırın gelsin.Ben bu döşekten kurtulamazım.Oğlum gelmeden ben ölürüm,
memleket birbirine karışır.Tedarik edin benim ölümüm duyulmasın".
                        BU İŞİ ANCAK SEN HALLEDERSİN
       Sultan 2.Murat(1421-1451) tahta oturur oturmaz Bizans,Limmi'de bulunan Şehzade Mustafa'yı serbest
bırakmıştı.Yapılan bir divanda Şeyhzade Mustafa konusu görüşülürken,vezirlerden bazıları:
    -"Sadrazam Beyazıt Paşa yıllarca rumeli beylerbeyliği yaptı ve oranın balını yedi.Şimdi ise Rumelide
bulunan Şeyhzade Mustafa'yı halletmek ona düşer" dediler.Ancak Timur oğullarından Umur,Oruç ve Ali Bey'ler
bu fikirde değildi.Onlara göre bütün Rumeli'yi ele geçirmiş olan Şeyhzade Mustafa'nın üzerine,esaslı
bir hazırlık yapmadan gidilmesi tehlikeliydi.Sultan Murat yanında bulunan Beyazıt Paşaya:
   -"Lalam,bu işi ancak sen halledersin,başkasıyapamaz" demişti.Beyazıt Paşa bu sözlerden memnun olmuş
ve şöyle cevap vermişti:
   -"Emriniz başım üstüne Padişahım.Gideceğim,fakat olurki,yanımda bulunan askerlerim Şehzadenin yanına
geçer,o zaman ben de onlarla beraber Mustafa'ya katılırım.Sakın ihanet ettiğimi zannetmeyin.Fırsat bulup
Mustafa'nın hakından gelmeye çalışacağım".
                       KARAMANOĞLUNUN MEKTUBU
      1444 yılında imzalanan Zegedin andlaşmasından sonra 2.Murad,devlet büyüklerine şöyle dedi:
   -"Oğlumu hali hayatımda tahta geçireyim,ta ki gözüm bakarken görem,ne veçhile padişahlık eder".
Gercekten Sultan Murad oğlu Memed'i tahta çıkarıp,kendisi Bursa'ya gitmişti.Olayı işiten Karamanoğlu
Mehmed,hem papa'ya,hem de Macar kralı Ladislas'a yazdığı mektupta şöyle diyordu:
   -"Türk'e bundan iyi fırsat mı bulunsun ki,Osmanoğlu deli olup,oğlunu tahta geçirdi.Siz oradan,biz
buradan yürüyelim.Rumeli sizin,Anadolu bizim olsun.Osmanoğullarını ortadan kaldıralım".
 
      İPŞİR PAŞANIN KATLİ
      http://www.sevde.de/Tarihe_san_ver/ahmet_cevdet_pasa.jpg1655 yılında Kara Murat Paşa yeniçerileri el altından tahrik ederek,İpşir Paşa ile Şeyhülislamın
idamını hazırlamıştı.Ancak araya giren devlet adamları Şeyhülislamın idamını durdurdu iseler de,
İpşir Paşanın idamına engel olamadılar.Şeyhülislam İpşir Paşanın yanından çıkarılıp evine gönderildi.
Bu arada Mahmut Efendi adında bir din adamıda,İpşir Paşaya dini telkin yapmak için yanına gitti.
Ancak celladlara Şeyhülislamın affedildiği bildirilmediği için,onlarda odaya girdiklerinde karşıla-
rında bulunan iki kişiden birinin İpşir Paşa,diğerininde Şeyhülislam olduğunu zannedip,üzerlerine
atıldılar.İpşir Paşa derhal boğuldu ise de,Mahmut Efendi kendini bir türlü celladlara teslim etmiyor
ve sesi çıktığı kadar bağırıyordu.
       Nihayet seslere koşan nöbetçiler durumu anlayıp Mahmut Efendiyi mutlak bir ölümden kurtarmışlardı.
Mahmut Efendi kan ter iiçinde ölümden kurtulur kurtulmaz İpşir Paşa için:
      -"Subhanallah,dirisinde'de  ölüsünde'de böyle adamların yanına yaklaşmak muzır(sakıncalı)imiş"
diyerek oradan hızla uzaklaşmıştır.

http://xhami.files.wordpress.com/2010/03/yavuz_sultan_selim.jpeg Yavuz Sultan Selim 1512 de askeri bir darbe ile babasından tahtı zorla almıştı.Tarihi kaynaklara göre Yavuz babasının kolundan tutup zorla tahtan indirip yerine oturunca 2.Beyazit şöyle demişti:

-”İlahi oğul!” Beni berbat edip tahtımdan ettin.Dilerim Allahtan sen de gen yaşında berbat olup şir-i pençeler elinde gidesin”

YAVUZ’UN ÖLÜMÜ

Bir gün Yavuz çok sevdiği Hasan Can’a:

-”Bre Hasan,dedi,arkamda bir çiban var,batar canımı acıtır”Hasan Can,patişahın sırtını açtığında henüz kızarmamış sert bir çıban gördü.Durumu padişaha anlattığında sıkmasını emretti.Bunun üzerine Hasan Can:

http://www.sarimehmetli.com/osmanli/9--yavuz-sultan-selim.a.jpg-”Sıkmayalım Padişahım, biraz merhem sürelim yumuşasın” dediğinde padişahta şöyle cevap verdi:

-”Biz senin gibi çelebi değiliz, bir küçük çıban için doktorlara gidelim” Bundan sonra hasan Can’a sıktırır.Bu çıbana halk arasında ”Yanıkara” veya ”Şir-i Pençe” deniliyordu. Çıban kısa bir zamanda büyüdü ve padişaha gittikçe sızı vermeye başladı. Doktorlarda bir türlü çare bulamıyorlardı.Padişah bu acılar içinde kıvranırken Hasan Can’a :

-”Hasan Can dedi , seni dinlemedik.fakat kendimizide harap ettik.” Öleceği gün idi.Vucudu ateşler içinde yanıyordu.Başucunda oturup Kur’an okuyan Hasan Can’a bakıp şöyle dedi:

-”Hasan CAn, ne haldeyim nasılım?” Hasan Can yaşlı gözlerle:

-”Devletlim dedi.Allah’a kavuşmak zamanıdır.Ona teveccüh ediniz.” Padişah gülümsedi ve:

-”Ya, bunca zamandır sen bei kiminle sanıyordun? Allaha teveccühümüzde bir kusur mu gördün?” dediğinde Hasan Can şöyle cevap verdi:

-”Hayır padişahım, sizin hakkınızda hiç bir zaman böyle bir şey düşünmedim. Fakat şimdi içinde bulundugumuz zaman başka zamanlarla kıyaslanamaz.Onun içinde böyle konuştum.''

               ALİMLER İLİMLERİNDEN DOLAYI HÜRMET GÖRÜR
      
İbni Kemal Paşa(1468-1533),adı Şemseddin Ahmet'tir.Dedesi Kemal Paşa'ya izafeten İbni Kemal diye tanındı.Osmanlı din alimlerindendir.Edirne Kadılığı,Anadolu Kazaskerliği ve Kanuni döneminde Şeyhülislamlık yapmıştır. Anadolu Kazaskeri olarak katıldığı Mısır seferinden dönüşte,İbni Kemal paşanın atının ayağından sıçrayan çamurların padişahın kaftanını kirletmesi üzerine Yavuz Sultan Selim Han:"Bir alimin atının ayağından sıçrayan çamur,benim için bir iftehar vesilesidir ve dahi bize şeref verir.Bu kaftanım ölümümden sonra sandukamın üzerine örtülsün"demiştir. İbni Kemal Paşa ilim adamı olmaya karar vermesini şöyle anlatır:"Sultan 2.Beyazıt Han ile bir sefere-1492 Arnavutluk tarafına- çıkmıştık.O zaman Vezir İbrahim Paşa-Candarlı Halil Paşanın oğlu- idi.Bu zamanda Ahmet İbni Evrenos adında bir kumandan vardı.Kumandanlardan hiç biri onun önüne geçemez,mecliste ondan ileri oturamazdı.Ben ise vezirin ve kumandanların huzurunda ayakta ve esas duruşta beklerdim.Bir gün elbiseleri gösterişsiz biri geldi.Bu kişi kumandanlardan da yüksek bir yere oturdu. Kimse engel olmadığı gibi hayli hürmet gördü.Bu duruma hayret ettim.Yanımdakilerden birine kumandanlaran da yüksek mevkide oturan kişinin kim olduğunu sordum:"Filibe Medresesi Müderris'i Tokatlı Molla Lüfi'dir.Alimler ilimlerinden dolayı hürmet görür.Aşağı bir yere otursa bile buna rıza göstermezler" dedi.Düşündüm,ben bu kumandanların derecesine çıkamam ama çalışır,gayret edersem şu alim gibi olurum dedim ve ilim tahsil etmeye karar verdim."