yazi3
Yavuz Sultan Selim 1512 de askeri bir darbe ile babasından tahtı zorla almıştı.Tarihi kaynaklara göre Yavuz babasının kolundan tutup zorla tahtan indirip yerine oturunca 2.Beyazit şöyle demişti:
-”İlahi oğul!” Beni berbat edip tahtımdan ettin.Dilerim Allahtan sen de gen yaşında berbat olup şir-i pençeler elinde gidesin”
YAVUZ’UN ÖLÜMÜ
Bir gün Yavuz çok sevdiği Hasan Can’a:
-”Bre Hasan,dedi,arkamda bir çiban var,batar canımı acıtır”Hasan Can,patişahın sırtını açtığında henüz kızarmamış sert bir çıban gördü.Durumu padişaha anlattığında sıkmasını emretti.Bunun üzerine Hasan Can:
-”Sıkmayalım Padişahım, biraz merhem sürelim yumuşasın” dediğinde padişahta şöyle cevap verdi:
-”Biz senin gibi çelebi değiliz, bir küçük çıban için doktorlara gidelim” Bundan sonra hasan Can’a sıktırır.Bu çıbana halk arasında ”Yanıkara” veya ”Şir-i Pençe” deniliyordu. Çıban kısa bir zamanda büyüdü ve padişaha gittikçe sızı vermeye başladı. Doktorlarda bir türlü çare bulamıyorlardı.Padişah bu acılar içinde kıvranırken Hasan Can’a :
-”Hasan Can dedi , seni dinlemedik.fakat kendimizide harap ettik.” Öleceği gün idi.Vucudu ateşler içinde yanıyordu.Başucunda oturup Kur’an okuyan Hasan Can’a bakıp şöyle dedi:
-”Hasan CAn, ne haldeyim nasılım?” Hasan Can yaşlı gözlerle:
-”Devletlim dedi.Allah’a kavuşmak zamanıdır.Ona teveccüh ediniz.” Padişah gülümsedi ve:
-”Ya, bunca zamandır sen bei kiminle sanıyordun? Allaha teveccühümüzde bir kusur mu gördün?” dediğinde Hasan Can şöyle cevap verdi:
-”Hayır padişahım, sizin hakkınızda hiç bir zaman böyle bir şey düşünmedim. Fakat şimdi içinde bulundugumuz zaman başka zamanlarla kıyaslanamaz.Onun içinde böyle konuştum.”