nigdekalesininhikayesi
Niğde'nin tam orta yerinde, Alaaddin Tepesi'nde görkemli kaleden geriye kalmış olan bir iç kale yer alır.
Günümüzde ayakta kalan tek kalıntı olduğu için de Niğde kalesi olarak anılır, bilinir ve kale Niğde için bir simge gibidir.
Alaeddin Tepesi ve iç kale dıştan izlenmesi için Niğdeli konuklarını alıp bu alana götürür.
Niğdeli olup da kaleye gezmek için çıkmayan yok gibidir.
Çünkü kale, Cumhuriyet'in ilk yıllarına değin, Osmanlılar döneminde hapishane olarak kullanıldıktan sonra kapılarını kapatmış ve viran olmuş ama Niğdeliler tarafından hiç yalnız bırakılmamıştır.
Kale’nin Onarım Hikayesi
2000 yılında, Vali Refik Arslan Öztürk döneminde Niğde'de birden çok eser için yoğun çaba ve çalışmalar başlatıldı. O dönemde projeler hazırlandı. Bu çalışmalarda ele alınan bir mekan da kale idi. Dönemin Turizm Bakanları geldi. Kimi bu kale kısa sürede çöker dedi. Kimi hemen kurtarılmasını istedi ve o dileklerde bulunan bakanlar da görevlerinden gitti.
Süslü, kaleyi de süsledi
Sonunda Muğla'ya atanan İl kültür ve Turizm Eski Müdürü Murat Süslü takipçiliği, geçen dönem görev yapan milletvekillerinin de katkılarıyla Turizm Bakanlığının 5 Nisan 2006'da başlattığı proje çalışmasıyla Niğde Kalesi'nin restorasyonu başladı.
Çalışma, tam bir yıl sonra 5 Nisan 2007 tarihinde tamamlandı ve Niğde için tarihi dokunun çok özel bir unsuru ayağa kalktı.
Mutlaka görülmesi gezilmesi gereken; özelliği ve güzelliği olan kaleiçini de bu sayede görme olanağına erdik.
Niğde Kalesi, 3 ayrı kaleden oluşuyor
Niğde Kalesi'nin esasen üç ayrı kaleden oluştuğu farklı kaynaklarda yer alıyor.
Kalenin ilk halkasından iz kalmamış, ancak ikinci surlardan Sungurbey Camisi'nin yer aldığı alanda 300-400 metrelik bir sur kalıntısının olduğu yer var. Kurtarılan bölüm ise Alaaddin Tepesi'nde, kuzey kısımda yer alan iç kale. Yapılışı kesin olarak bilinmiyor.
Bilim adamlarınca kalenin bir höyük üzerinde inşa edilmiş olabileceği belirtiliyor. Bizans döneminde yapılmış olma ihtimaline karşılık, günümüze ulaşan bölümlerde Anadolu Selçuklularının izleri var. Selçuklu-Osmanlı döneminde onarımlar da gören kalenin çevresinde dükkanlar ve işyerleri yer alıyor. Kalenin yer aldığı tepede ise Rahmaniye Camisi ile başı taçlı kadın gölgesi oluşan kapısıyla ünlü Alaeddin Camisi de yer alıyor.
Kalenin çevresindeki kimi yapılar Cumhuriyet döneminde park ve alan düzenlemesi nedeniyle yıkılmış. İç kale önünde yer alan parkta bir gazino 1960'lı yıllarda yapılmışsa da sonradan yıkılmış. Bu alanda dinlenme ve gezi alanı olarak kullanılıyor.
İç kalenin güneybatı köşesinde yer alan saat kulesi ise burcun yarısı yıkılıp içi doldurularak, 1901 yılında yapılmış.
Dört bölümden oluşan saat kulesi kaide ve gövde on köşeli olarak inşa edilmiş.
İç kalenin yanında, onu tamamlayan ayrı bir görünümle saat kulesi izlenebilmektedir.
Kale, ziyaretçilerin hizmetinde
İç kale dinlenme alanları gezi yerleri yanında çan, dabak halı gibi el sanatları için oluşturulan odalar ve bölmeler salonla iç kale farklı bir zenginliğin merkezi oldu.
Niğde için bu güzel kazanım noktasında ne yazık ki, eleman yetersizliği nedeniyle kimi bölümlerin ziyaretçilere açılması sınırlı kalıyor.
Yörede bu kadar orijinal dokusuyla ayakta kalan tek örnek olan Niğde Kalesi onarımdan sonra mutlaka turizm için çekim ve ilgi alanı olmalıdır.
Üniversite ve diğer kurumların da sahiplenmesiyle dinleti ve sergi alanı olarak da kaleden yararlanılıyor.
Niğde için çok önemli ve özelliği olan bir yapının kurtarılıp ziyarete açılması doğru gerekli ve güzel bir hizmet olarak göze çarpıyor.
Emek verenlerin, katkısı olanların ellerine sağlık diyor, Niğde’nin ve Kalesi’nin yeni nesillere daha iyi anlatılması gerektiği üzerinde bir kez daha önemli duruyoruz.