Niğde Üniversitesinin 2009-2010 akademik yılı Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in katılımıyla dün düzenlenen törenle açıldı. Bakan Çiçek’in yanı sıra açılışa Ak Parti Genel başkan Yardımcıları Abdulkadir Aksu, Necati Çetinkaya, Niğde Valisi Sebahattin Öztürk, Ak Parti Niğde Milletvekilleri Muharrem Selamoğlu, İsmail Göksel, Belediye Başkanı Faruk Akdoğan, Niğde Alay Komutanı Jandarma Albay İsmet Cansever, Niğde Cumhuriyet Başsavcısı Alaettin Soylu, Ağır Ceza Reisi Mustafa Öztürk, İl Emniyet Müdürü Kadri Kartal, akademik personel, kamu kurum kuruluşların müdürleri ve öğrenciler katıldı. Ekim ayının Türkiye’de eğitim ve öğretim faaliyetlerinin yoğunlaştığı bir ay olduğunu söyleyen Bakan Çiçek, hükümet olarak fırsat buldukça üniversite açılış programlarına katıldıklarını söyledi. Üniversitelerde hizmetlerin iyi götürüldüğü ölçüde ülkenin geleceğinin de aydınlık olacağını söyledi.
Niğde Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adnan Görür yaptığı açılış konuşmasında şunları dedi; “1992 yılında kurulan Üniversitemiz; 4 fakülte, 2 yüksekokul, 5 meslek yüksekokulu ve 2 enstitüyle, bu yıl 601 akademik, 383 idari personel ile 14 binin üzerinde öğrenciye eğitim-öğretim verebilir duruma gelmiştir. Ayrıca kısa sayılabilecek tarihine rağmen bünyesinden Aksaray Üniversitesini çıkarmış olan Üniversitemizin en önemli amaçlarından biri tüm çalışanlarımız ve öğrencilerimizin huzur ve güveninin sağlanması ve onların yaşam düzeylerinin aklın ve bilimin ortaya koyduğu çağdaş verilerle düzenlenmesidir.
Yükseköğretim, bütün eğitim sistemi içerisinde, üzerinde hassasiyetle durulması gereken önemli ve özel bir süreçtir. Bu sürecin yürütücüsü olan Üniversiteler, üstlendikleri görev bakımından gelişmiş toplumların en önemli, en gözde kurumlarından biridir. Ülkenin ihtiyacı olan nitelikli insan gücünü ve bilim insanlarını yetiştirme, gençlerimizi geleceğe hazırlama, bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetleri, bilgiyi teknolojiye dönüştürme, ülke kalkınmasına katkıda bulunma, kültürel birikimi yarınlara aktarma ve ülke sorunlarına çözüm üretme sorumlulukları üniversiteleri özel ve önemli kılan başlıca nedenlerdir. Bu yüzden Üniversitelerin; çağdaş bir kimlik kazanmaları, evrensel niteliklerini korumaları, akademik liyakate önem vermeleri, bilimsel özgürlük, yönetim özerkliği ve mali özerklik içerisinde demokratik yönetim anlayışını hakim kılmaları, üniversite-sanayi işbirliğini gerçekleştirmeleri ve toplumla bütünleşmeleri kaçınılmaz bir zorunluluktur.
Niğde Üniversitesi, eğitim ve araştırma hedeflerini çağın gereklerine göre güncelleyen, kararlarını katılım içinde ortak akılla oluşturan, rasyonel bir alt yapı, ekolojik ve estetik açıdan düzenlenen bir çevre, güler yüzlü ve başarılı bir kurumsal kimliğe doğru yönelen, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde pekiştirdiği demokratik ve laik gelenekleri ve kazanımlarıyla olgunlaşmakta olan genç bir üniversitedir”.
Niğde Valisi Sebahattin Öztürk de yaptığı konuşmada, üniversitelerin toplumun ’dinamosu’ olduğunu belirterek, "Üniversiteler, ülkenin ekonomik ve iktisadi kalkınmasına büyük katkılar sağlıyorlar. Bu nedenle son yıllarda üniversitelere büyük önem veriliyor ve üniversitelere ayrılan imkanlar artırılıyor" dedi.
2009-2010 Eğitim-Öğretim Yılı açılış törenine katılan Bakan Çiçek, burada yaptığı konuşmada; “2002-2009 arasında 7 yıllık süre içerisinde hazırladığımız tüm bütçelerde eğitimi birinci sıraya çıkardık. Daha önce savunma alanı birinci sıradaydı. Halada önemi devam ediyor savunma alanın tabi. Geçtiğimiz günlerde 50 tane helikopterin Türkiye bütçesine maliyeti 3 milyar dolardır. Bu para acaba kaç tane Niğde’nin bir yılda ürettiğini karşılığıdır. Bilgi o kadar önemli ki esas parayı getiren bilgidir. Bilgi üreten kurumlarımızın başında da üniversiteler geliyor. O yüzden üniversitelerimize önem veriyoruz. Aradan geçen 2002-2009 tarihleri arasında bütçelerdeki paylarını 2.5 katrilyondan 9 katrilyona çıkmıştır.” Dedi.
Çiçek, “Üniversiteler sadece bilgi üreten kuruluşlar değildir. Bir toplumun kültürünü yaşatan koruyan nesiller arası bağı kuran ve köprü görevi yapanda kuruluşlardır. Eğer üniversiteler sadece bilgi üreten kuruluşlar olursa o zaman bu işin bir ayağı eksik kalır. Biz millete mensubuz sıradan bir topluluk değiliz. Bu coğrafyada bin yıllık tarihimiz var. Köklü bir kültürümüz var, muhteşem bir medeniyetimiz var. Bunu gün yüzüne çıkartmak, ortaya koymak, yozlaşmadan, yabancılaşmadan çağdaşlaşmak. Büyük Atatürk’ünde arzu ettiği Türkiye bu. Önümüze konulan hedefte bu. Çağdaşlaşma ve muasır medeniyetler seviyesini yakalamak en büyük idealimiz. Ama kendi kültür ve değerlerimize yabancılaşmadan bu hedefe ulaşmalıyız. Eğer siz kendi kültürünüze ve değerlerinize sırt çevirip küçümser ve onları yaşatma noktasında bir çaba içerisinde olmazsanız dünyada hiç kimse size saygı duymaz. Türkiye bölgesel bir güçtür. Dünya gücü olma cabası içindedir. Başımıza gelen bir takım sıkıntılar ki bunun adına "terör" deniliyor, hep Türkiye’nin ilerlemesini engelleyen güçlerin oyunu olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye ilerlerken kimin ayağına basıyorsa, onlar Türkiye’nin başına çeşitli sıkıntılar getiriyor. Uzun yıllardır mücadele ettiğimiz Terör’ün arkasında da bu vardır." Şeklinde konuştu.
Türkiye’yi karıştırmak isteyenlerin, ilk önce üniversitelere el attığını, üniversite gençliğini bölmeye, kutuplaştırmaya çalıştığına dikkat çeken Bakan Çiçek, "Üniversitelerde bu kutuplaşma, kamplaşma olunca, bu topluma çabuk sirayet ediyor ve bunu gidermek pek mümkün olmuyor. Bu oyunlara gelmememiz, bölünmememiz lazım. Üniversiteler, özgür alanlardır. Her fikir buralarda özgürce tartışılır ve tartışılmalıdır. Ancak kavga etmeden tartışılmalıdır. Üniversitelerde okuyan gençlerimiz çok şanslı. Bizim zamanımızda bu kadar imkanlar yoktu. Sizler bizim düştüğümüz yanlışlara düşmeyin. Tartışın, her fikri tartışın, ama kavga etmeyin. Her şeyi tartışabiliriz, konuşabiliriz. Birimiz haklı çıkarız, birimiz az haklı çıkarız, birilerimiz de yavaş yavaş yanlışlarından döner.”
Konuşmaların ardından Rektör Prof. Dr. Görür, Başbakan Yardımcısı Çiçek’e günün anısına bir plaket verdi
|